AJANDA
AYRIMCILIK NEDİR, NE DEĞİLDİR? - 1

Eşitlik ve Eşit Davranma İlkesi

İş hukukunun önemli konularından biri de ayrımcılıktır. Malumdur ki işçi ve işverenin bulunduğu iş yaşamında “ayrımcılık” konusu da çokça yer alabilmektedir. Ayrımcılık temelde; ‘cinsiyet ayrımcılığı ve ücret ayrımcılığı’ ekseninde yoğunlaşmış olsa da yargı kararlarına yansıyan örneklere bakıldığında ‘ırk ayrımcılığı, dil ayrımcılığı, din ayrımcılığı, engelli birey ayrımcılığı, köken ayrımcılığı’ gibi ayrımcılık çeşitleri de mevcuttur. Ayrımcılık konusunda bir şeylerden bahsetmek için öncelikle bazı kavramları anlamak ve onları irdelemek gerekmektedir. Bunlardan ilki eşitlik olarak göze çarpar.

Eşitlik

Eşitlik mevzuu doktrinde temelde 3’e ayrılmaktadır

·         Şekli Eşitlik

Şekli eşitlik, genel ve soyut nitelikte olan kanunların, herkese eşit şekilde uygulanması anlamına gelmektedir. Bu kavram “kanun önünde eşitlik” olarak da ifade edilebilir. Doktrinde, Israel ve Foubert ile Tobler, şekli eşitliği Aristo’nun eşitlik düşüncesinden hareketle, kişilerin farklılıkları göz önüne alınmaksızın “eşit olanlara eşit davranılması” biçiminde ifade eder. Şekli eşitlik ilkesi, Aristo’nun denkleştirici adalet düşüncesine karşılık gelmektedir. Modern iş  hukukunun eşitlik ilkesi ve ayırım yasaklarına verdiği önemin temelinde de bu birliktelik atmaktadır. Temel hedeflerinden biri Avrupa Birliği mevzuatına uyum olan 4857 sayılı İş Kanununun 5. maddesi ile 1475 sayılı yasa döneminde işveren borçlarından biri olan eşitlik ilkesi, iş hukukunun temel özelliklerinden biri haline gelmiştir.

·         Maddi Eşitlik

Şekli eşitlik düşüncesi, kişiler arasında eşit olanlara eşit işlem yapılmasının adalete uygun olduğunu belirtmekle yetinir; bununla birlikte kişiler arasında haklar ve yükümlülükler bakımından eşitliğin sağlanması, onların her yönüyle benzer ya da eşit olmaları durumunda mümkün olabilir. Şekli eşitlik ilkesi çerçevesinde, kanun koyucu tarafından herkese eşit haklar tanınmışsa da, kişiler arasında tam bir eşitlik bulunmadığından, içerisinde bulundukları durumlar, kişisel özellikleri, tercihleri gibi onları birbirlerinden farklılaştıran birtakım nedenlerle eşitliği bozan sonuçlarla karşılaşabilmektedirler. Bu durumda şekli eşitlik ilkesini destekleyecek başka bir ilkeye ihtiyaç vardır; o da maddi eşitlik ilkesidir.

Eşitlik ilkesi, Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihadında da “maddi eşitlik ilkesi” temelinde değerlendirilmiştir: “Yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez”.

·         Sosyal Eşitlik

Sosyal eşitlik ilkesi, sosyal adalet kavramıyla yakından ilişkilidir. Sosyal adalet, her bireye kendi yetenek ve değerine göre değil, herkese bütünün bir üyesi olarak düşen hak ve ödevlerin ne olduğunu belirler.

İrdelenmesi ve anlaşılması gereken bir diğer konu da; eşit davranma ilkesidir.

Eşit Davranma İlkesi

Ayrımcılık konusuna geçmeden önce ikinci incelenmesi gereken ve İş Kanunu’nun 5.maddesinde belirtilen kavram eşit davranma ilkesidir.

Eşit davranma ilkesi, eşitlik ilkesinin iş hukuku alanında ortaya çıkan şeklidir. 4857 sayılı Kanunun 5.  maddesinin 1. ve 2. fıkralarında ifade edilen , “iş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamaz. İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmi süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz” hükmü içerik olarak esasen bugüne kadar uygulanan eşit davranma ilkesinin kanuna adapte edilmiş olmasından öte bir yenilik getirmemektedir. Bugüne kadar süre gelen uygulamalarda işverenin eşit işte çalışan işçilere eşit işlem yapma yükümlülüğü sadece kanunda sayılan nedenler ya da gruplar için değil onları da kapsayacak daha geniş bir ilke olarak kabul edilmektedir. Eşit davranma ilkesini çok katı uygulamak çeşitli sıkıntıları da beraberinde getireceğinden bahisle iş hukukunda eşit davranma borcu işverenin kendisine yakın bulduğu veya çalışmalarından ve veriminden memnun olduğu bir işçisine farklı işlem yapmasını, örneğin daha fazla ücret ya da ikramiye verilmesini yasaklamamaktadır. Eşit davranma borcu çerçevesinde işverenden beklenen “eşit durumda olanlara” eşit davranmaktır. İş hukukunda genel eşit davranma ilkesi ancak bir isçinin işverenin iradi olarak yerine getirmiş olduğu edimlerden (örneğin yılbaşı ikramiyesi) keyfi olarak mahrum edilmemesini ya da farklı işleme tabii tutulacak gruplar oluşturulurken işverenin keyfi davranmasını engellemektedir.

İş ilişkisinde işverenin yönetme ilkesi gereği bazı işçiler arasında ayrım yapması doğaldır. Ancak bu ayrım; işçilerin somut yetenek ve nitelikleri doğrultusunda olmalıdır. Aksi takdirde tamamen aynı şartlar ve niteliklere sahip olan işçiler arasında herhangi bir nedenle ayrım yapılması İş Kanunu 5. maddenin ihlali anlamına gelir.



cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry