AJANDA
AYRIMCILIK NEDİR, NE DEĞİLDİR? - 7

Ayrımcılık Çeşitleri

            3. Engelli (Özürlü) Birey Ayrımcılığı

Her insan sağ ve tam doğmak zorunda değildir. Bazen de insanlar doğuştan engelli doğabilir veyahut sonradan herhangi bir engele sahip olabilirler. Ancak bu kimseye hiçbir şekilde onlara yönelik olacak şekilde herhangi bir ayrım hakkı tanımamaktadır. Pozitif ayrımcılık düzenlemeleri kabul edilir ve savunulabilirdir. Sağ ve tam bireylere göre bazı nitelikleri eksik bireylerin iş yaşamında istihdam edilmesi için gerekli ancak yeterliliği sağlanmamış gelişmeler mevcuttur. Engelliler Hakkında Kanun ve 25.09.2009’da Resmi Gazetede yayımlanan Yurtiçinde İşe Yerleştirme Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğe göre; işverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde çalıştırdıkları işçi sayısının yüzde üçü kadar özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dördü kadar özürlü ve yüzde ikisi kadar da eski hükümlü işçiyi, tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde ise 51 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü ile yüzde iki eski hükümlü işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler. Zorunlu çalıştırılacak özürlü ve eski hükümlü işçi sayısının tespitinde belirli veya belirsiz süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan tüm işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür ve işyerindeki tam süreli çalışan işçi sayısına ilave edilir. İşyerinde kısmi süreli olarak çalıştırılan özürlü ve eski hükümlü işçi bulunması halinde bunlar da çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür ve toplam işçi sayısından düşülür. Oranın hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz. Yarım ve daha fazla olan kesirler tama dönüştürülür. İşçi sayısının tespitinde yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar hesaba katılmaz.

5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanuna göre kurulan özel güvenlik şirketleri ile kurumların kendi ihtiyacı için kurduğu güvenlik birimlerinde güvenlik elemanı olarak çalışan işçiler özürlü ve eski hükümlü işçi sayısının tespitinde dikkate alınmaz. Çalıştırılan özürlü ve eski hükümlü işçiler, toplam işçi sayısının hesabında dikkate alınmaz. Aynı il sınırları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu kapsamda çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır. Özürlü ve eski hükümlünün talebi halinde, işyerlerinde kısmi süreli çalışma yapan işveren tarafından özürlü ve eski hükümlüler kısmi süreli iş sözleşmesiyle de istihdam edilebilir. Zorunlu çalıştırma yükümlülüğü, kısmi süreli çalıştırma ile karşılanmak istendiğinde, kısmi süreli işçi sayısı birinci fıkrada belirtilen usul ile belirlenir.

Bu tip düzenlemeler pozitif ayrımcılığa yöneliktir ve bir şekilde diğer insanlardan geri düşmüş insanlar için yapılması gerekli normatif düzenlemelerdir. Negatif ayrımcılığın her türlüsüne karşı iken pozitif ayrımcılığın olması gerektiğine inanıyoruz.

4. Irk Ayrımcılığı

Ülkemiz kozmopolit bir yapıda olduğu için içerisinde çok fazla etnik yapı bulundurmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce de Osmanlı Devleti içerisinde fazlaca etnik yapı barındırdığından bu iç içe geçmişlik ortak bir yaşamın gerektirdiği gibi olmuştur. Özellikle Türk/Kürt ekseninde, bunun yanında; Laz, Çerkes gibi diğer etnik grupların herhangi bir iş ilişkisinde sadece ırksal bir ayrıma gidilmesi açık bir ayrımcılık sorunudur ve hukuki yola gidilmesi gerekmektedir.

Ayrımcılığın her türlüsü zararlı ve yasaktır, kabul edilemez. Irksal ayrımcılığın iş hukukundan kaynaklanan tazminatının yanında cezai de bir sorumluluk doğurucu etkisi mevcuttur.

            5. Din Ayrımcılığı

Kozmopolit yapının bir diğer gereği de farklı dinlere mensup insanların bir arada yaşayabilmesidir. Dinler arası hoşgörünün olması, insanların birbirine dinlerden ayrık tutarak davranması asıldır ancak bazen iş yaşamında, Müslüman/Hristiyan düzleminde sıkıntılar yaşanabilmektedir. Keza mezhepsel bir sorun da Alevi/Sünni mezhepleri arasında yaşanabilmektedir. Dini günlerde diğer din veya mezhep mensubuna toplumsal bir baskı ile başlayan durumlar ayrımcılık ve işe son verme şeklinde sonuçlanabilmektedir. Bu da diğer ayrımcılık türlerinde olduğu gibi hukuki yola gidilmesi ve gerekli tazminatın alınmasını gerektiren bir durumdur, cezai sorumluluk doğurucu etkisi de vardır.

 



cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry