SAHTE BELGE KULLANDIĞI HUSUSUNDA ŞÜPHE BULUNMAYAN MÜKELLEFLERE DÜZELTME BEYANNAMESİ VERDİRİLMESİ...
SAHTE BELGE
KULLANDIĞI HUSUSUNDA ŞÜPHE BULUNMAYAN MÜKELLEFLERE DÜZELTME BEYANNAMESİ
VERDİRİLMESİ SURETİYLE CEZALI TARHİYAT YAPILMASI HUKUKA AYKIRIDIR
Danıştay 9. Daire
29.12.2009 gün, 2009/7171 E., 2009/5341 k., sayılı kararı ile sahte fatura kullandığı hususunda şüphe bulunmayan
yükümlülere düzeltme beyannamesi verdirilerek bu faturalara dayalı vergi
indirimlerinden vazgeçmesinin sağlanması, ardından cezalı katma değer vergisi
tarh olunması usulünün hukuka aykırı olduğuna hükmetti.
Vergi Mahkemesi
açılan davada “katma değer vergisi ile damga vergisi ve
hesaplanan gecikme faizinin davacının dilekçe ile ihtirazi kayıt koymaksızın
verdiği beyanname üzerine tahakkuk ettirildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
378. maddesi uyarınca mükelleflerin kendi beyanı üzerine tarhedilen vergilere
dava açamayacağının öngörüldüğü, bu nedenle tarhedilen katma değer vergisi ile
damga vergisinde ve hesaplanan gecikme faizinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
verilen düzeltme beyannamesi idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi
zorunlu icrai bir işlem olmadığından beyannamenin iptali isteminin
incelenmeksizin reddi gerektiği, kesilen vergi ziyaı cezasına gelince davacının
verdiği düzeltme beyannamesinin kanuni süresi geçtikten sonra verilen beyanname
niteliğinde olduğu 213 sayılı Kanunun 344, 341 ve 359. Maddeleri uyarınca %50
oranında vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği, bu nedenle kesilen vergi ziyaı
cezasının %50'lik kısmı hukuka uygun olup fazlaya ilişkin kısmında yasal isabet
bulunmadığı” gerekçesiyle
kısmen kabul, kısmen red kararı vermiş, karar
taraflarca aleyhe yönlerin bozulması talebiyle temyiz
edilmiş, Danıştay 9. Daire, Vergi
Dairesinin temyizini reddederken, davacı mükellefin temyizini “Dosyanın
incelenmesinden, davacının yasal defter ve belgelerinin incelenmeye alınmasını
takiben hakkında henüz herhangi bir rapor düzenlenmeden, kendisine kullandığı bir
takım faturaların düzenleyicisi olan şahıs veya şirketler hakkında, kod5
listesinde bulunmak, bunlar hakkında vergi inceleme veya vergi tekniği raporu
düzenlenmiş olmak gibi olumsuz tespitlerin bulunduğu belirtilerek, sözkonusu
faturaların katma değer vergisi indirimleri arasından çıkarılması suretiyle
ilgili dönemler için vergi kanunlarında yer almayan ancak uygulamada "düzeltme beyannamesi"
denilen ikinci bir beyanname vermesi gerektiği belirtilerek, aksi halde
kendisinin de kod5 listesine alınacağı uyarısı yapılarak yeniden beyanname
vermesi sağlanarak dava konusu katma değer vergisi ile damga vergisinin tahakkuk
ettirildiği, gecikme faizi hesaplandığı ve ayrıca vergi ziyaı cezası kesildiği anlaşılmaktadır.
İdare hukukunda özel hukuktan farklı olarak
idarenin tek taraflı irade beyanı hukuki sonuç doğurmaya yeterli olsa da,
olayda olduğu üzere vergi beyannamesi vermek gibi özel hukuk kişilerinin irade
beyanı üzerine vergi tarh ve tahakkuk ettirilmesi gibi idari işlemlerin tesis
edildiği durumlarda özel hukuk kişilerinin irade beyanlarının her türlü
sakatlıktan, iradeyi bozucu etkenlerden uzak olarak oluşması gerektiği açıktır.
İrade beyanını sakatlayıcı durumların söz konusu olması halinde bu beyana
dayanılarak tesis edilen idari işlemin hukuka uygun olduğundan söz edilemez.
Bakılan davada katma değer vergisi beyannamelerini
veren davacının daha sonra ihtirazi kayıt konulmadan ikinci bir beyanname daha
vererek ilk beyannamede yer alan indirime konu bazı faturaların beyannameden
çıkarılması sağlanmıştır. Davacının aleyhine olan bu durumun kendi iradesiyle
ortaya çıktığı iddia edilse de ticari hayatın olağan koşulları altında bir
yükümlünün bu yönde bir eylemde bulunması olağan olmayacağından davacının verdiği
ikinci beyannamelerin özgür iradeyle oluştuğundan söz edilemez. Davacının kullandığı
bazı faturaların sahte olduğunu düşünen idarenin yapması gereken, faturaları düzenleyenler
hakkında olumsuz tespitler var ise bunu davacı hakkında yapacağı bir vergi incelemesi
ve düzenleyeceği vergi inceleme raporuyla ortaya koyarak gerekirse resen tarhiyat yaparak bunu davacıya tebliğ etmesidir.
Oysa bu yapılmayarak baskı ile davacının bazı faturaları indirimleri arasından
çıkarması sağlanmıştır. Baskı altında verilen ikinci beyannamelerin özgür
iradeye dayandığı söylenemeyeceği gibi, buna karşı açılan davanın beyannamelerde
ihtirazi kayıt bulunmadığı, dolayısıyla bu beyan üzerine tarholunan vergiye dava
açılamayacağından söz edilmesi de mümkün değildir.
Bu durumda davacı hakkında bir inceleme yapılmadan
ve kullandığı faturaların gerçek olup olmadığı, kendisi ve fatura
düzenleyicileri hakkında her yönüyle incelenerek ortaya konulmadan baskı ile
verdirilen düzeltme beyannameleri üzerine yapılan vergilemede isabet
görülmemiştir” gerekçesi ile kısmen kabul etmiştir.
İndir