VERGİ HUKUKUNDA GERÇEK KİŞİLERE TEBLİGAT
Vergi
idaresinin vergi ile ilgili ilk işleminden sonra vergilendirme süreci başlamış
olur. Bu sürece ilgilisinin de dahil olabilmesi için bireyin bundan haberdar
olması gerekir. Bir kimse aleyhine başlatılan hukuki işlemlerin muhatabına
bildirme, kişinin aleyhine yürütülen muameleye karşı bir şeyler söyleme hakkı
verir. Bu haliyle de tebligat, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ilkelerinden
savunma hakkını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirtilen adil yargılanma
hakkının uzantısı “çelişmeli yargı hakkını” ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda
korunan “hukuki dinlenilme hakkını” muhafaza eder niteliktedir. Tebligatın
usulüne uygun yapılmaması veya hiç yapılmamış olması tarafların teşkil etmemesi
(teşkili tarafeyn) anlamına gelecek ve yeniden yargılama anlamına gelecektir.
Anahtar Kelimeleri
Tebligat, Tebliğ, Vergi Usul Kanunu,
Hukuki Dinlenilme Hakkı, Tebliğ Çeşitleri, Mükellef.
Kanundaki
Tebligat Düzenlemesi
Tebligata
ilişkin genel kanun 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’dur. Ancak Vergi Usul
Kanunu’nda konuya ilişkin özel düzenlemeler bulunmaktadır. Vergi yargısına
ilişkin muameleler VUK’un tebliğ hükümlerine değil, 2577 Sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu’nun 60 ncı maddesi gereğince Tebligat Kanunu hükümlerine tabidir.
Dolayısıyla, vergilendirme sürecine ilişkin diğer işlemler VUK hükümlerine
göre tebliğ edilir.
Tanım olarak tebliğ,
vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların ilgilisine usulüne
uygun olarak bildirilmesidir. Tanımda bahsi geçen ilgili mükellef, kanuni
temsilci, umumi vekil veya vergi cezası kesilenlerdir. Ancak ilgililer bunlarla
sınırlı değildir; çünkü İdare, kurumlardan veya bireylerden -özellikle
bankalardan tebligat yolu ile bilgi edinmesi uygulaması olan bir durumdur. Buna
paralel olarak tebligatın, VUK’nun 93 üncü maddesinde gerçek ve tüzel kişilere
yapılabileceği belirtilmiştir.
Gerçek Kişilere Tebligatın Yapılması
213 Sayılı
Kanun’da ilgilinin, gerçek kişi / tüzel kişi olmasına göre tebligatın
yapılacağı yer özellik arzetmektedir.
Tebligat,
tebligat yapılacak olan şahsın bilinen en son adresine yapılır. Bilinen son
adresten kasıt, bir kimsenin oturduğu veya çalıştığı yerdir. Son bilinen adres
mükellefçe işe başlamalarda gösterilen adres, adres değişikliği halinde
bildirilen adres, işi terk halinde gösterilen adres, beyannamelerde gösterilen
adres, yoklama memurlarınca yoklama fişlerinde belirtilen adres, vergi mahkemelerinde
dilekçeler safhasında bildirilen adres, mükelleflerin imza sının bulunması
koşulu ile yetkililerce düzenlenen tutanaklarda belirtilen adres ve bina ve
arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarında tespit edilen adrestir.
İlgilinin
kendisi bulunabiliyor iken, işyerinde veya yerleşim yerinde bulunanlara tebliğ
yapılamaz. Tebliğ yapılacak kimse bilinen son adresinde bulunmuyor ise
tebligat, yerleşim yerinde bulunanlardan birine yapılır. Tebliğin ilgilisine
yapılması asıl kuraldır. Adreste bulunan diğer kişinin açık bir şekilde akıl
hastalığının olmadığını ve görünüş itibariyle 18 yaşından küçük olmamasına dikkat
edilmelidir. Aksi halde yapılan tebligat usulsüz olacaktır.
Tebligat
bilinen son adresten ayrı olarak işyeri adresine de yapılabilir. İşyerinde
tebligat yapılacaksa ve ilgili işyerinde bulunmuyorsa o işyerinde çalışan memur
ya da müstahdemlerinden birine tebliğ yapılabilir. Örneğin, bir handaki çay
ocağını işleten kimseye yapılan tebliğ usulsüzdür. Çünkü bu kimse o işyerinin
memuru veya müstahdemi değildir.
Ayrıca, kanuni
temsilci görevini yerine getiren ve mükellef yerine geçen veli, vasi veya kayyım
gibi vergi sorumlularına yapılacak tebligatta bunların birden fazla olması
durumunda, tebliğ bunlardan herhangi birine yapılabilecektir.
Tebligat Çeşitleri
VUK’na göre
ilişkin üç tip tebliğ türü mevcuttur. Bunlardan ilki posta yolu ile tebliğ;
ikincisi ilan yolu ile tebliğ ve son olarak elden tebliğdir.
1-Posta yolu ile tebliğ
Vergilendirme
sürecine ilişkin tebligatlar kural olarak posta yolu ile yapılır. Posta yolu
ile tebliğ, ilgililere iadeli taahhütlü olarak bilinen en son adrese yapılır.
Bu tebliğin posta memurlarınca yapılması zorunluluğu söz konusu değildir.
Tebligat, vergi idaresi memurlarınca da yapılabilir. Posta ile tebliğde tebliğ
edilecek vesika kapalı bir zarf içinde postaya verilir. Tebliğ evrakı, tebliğ
yapılan kişinin isminin ve imzasının aynı zamanda tebliği yapan kişinin de isim
ve imzasının karşılıklı olarak yer aldığı bir evrak ile tespit olunur.
Muhatabın zarf
üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde
posta memuru durumu zarf üzerine yazar ve mektup posta idaresince derhal
tebliği yaptıran daireye geri gönderilir.
Muhatabın
geçici olarak başka bir yere gittiği, bilinen adresinde bulunanlar veya
komşuları tarafından bildirildiği takdirde durum ve beyanda bulunanın kimliği
tebliğ alındısına yazılarak altı beyanı yapana imzalatılır. İmzadan imtina
ederse, tebliği yapan bu hususu şerh ve imza eder ve tebliğ edilemeyen evrak,
tebliği çıkaran mercie iade olunur. Bunun üzerine tebliği çıkaran merci
tarafından tayin olunacak uygun bir süre sonra yeniden tebliğ çıkarılır. İkinci
defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeple tebliğ edilemeyerek iade olunursa
tebliğ ilan yolu ile yapılır. Muhatap tebellüğden imtina ederse tebliğ edilecek
evrak önüne bırakılmak suretiyle tebliğ edilir. Söz konusu işlemler komşularından
bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta
memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza
ortaya konularak ve hazır bulunanlara da imzalatılarak tespit edilir.
2-İlan yolu ile tebliğ
İstisnai bir
tebligat türü olan ilan yolu ile tebliğ, genel olarak posta yolu ile
yapılamaması hallerinde yapılacaktır. Buna göre, muhatabın adresi hiç bilinmezse; muhatabın
bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri
gelirse; başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan
bulunmazsa ve son olarak yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına
imkan bulunmazsa tebliğ ilan suretiyle
yapılır.
İlan yolu ile
tebliğ, üç şekilde karşımıza çıkar ve bunun ne şekilde olacağı da ilan edilen
idari işlemin konusunu oluşturan parasal miktara göre belirlenir. İlana konu
idari işlemin miktarı 1800 TL’ye kadar ise ilan yoluyla tebligat sadece vergi
dairesinde yapılır. Ancak miktar 1800 ila 180.000 TL’yi içerir vergi veya vergi
cezası ise, ilgili vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde
çıkan -mahalli çapta bir veya daha fazla gazetede yayımlanır. Söz konusu tutar
180.000 TL’den fazla ise ilan, ulusal çapta yayımlanan günlük gazetelerden
birinde yapılır. İlanlarda, tebliğin ilgili bulunduğu vergiler gösterilmek
suretiyle adları yazılı muhataplara, ilan tarihinden başlayarak bir ay içinde
ilanı yapan makama bizzat veya vekil aracılığıyla başvurmaları veya taahhütlü
mektup veya telgrafla açık adreslerini bildirmeleri ve bildirirler ise
kendilerine süre ile kayıtlı resmi tebliğ yapılacağı hususu ayrı olarak ihtar
olunur. İlgili ihtara bizzat karşılık vermeleri halinde yerinde; adres
bildirmeleri halinde ise buraya posta ile tebliğ yapılır. Aksi takdirde ilan
tarihinden başlayarak bir ay içinde ne vergi dairesine müracaat yapmış ve ne de
adresini bildirmiş olanlara bir ayın sonunda tebliğ yapılmış sayılır.
Vergi
hukukunda, Tebligat Kanunu hükümleri çerçevesinde tebliğe ilişkin ihbarnamenin
kapıya yapıştırılması veya kapıya asma gibi durumlar söz konusu olamaz.
İlgilinin kabul etmesi halinde tebliğ elden de verilebilecektir. Posta yolu ile
ve elden tebliğ yolu ile tebliğ yapılamıyorsa, tebliğ artık ilan yoluyla
yapılacaktır.
Usulsüz Tebligata Karşı Dava Açılabilir mi?
Tebliğ olunan
vesikalar, esasa etkisi olmayan şekil hatalarından dolayı hukuki kıymetlerini
kaybetmezler. Ancak vergi ihbarı ile ilgili vesikalarda mükellefin adının,
verginin nevi veya miktarının, vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç
yazılmamış olması veyahut bu vesikaların görevli bir makam tarafından tanzim
edilmemiş bulunması vesikayı hükümsüz kılar. Bu nedenle tebliğlere karşı dava
açma hakkı bulunmamaktadır.
Buna karşılık
Danıştay, tebliğin işlemine ve etkisine göre dava açılıp açılmayacağı ayrı
olarak belirlenmeli şeklinde bir görüş içerisindedir. İlgilisi bakımından
hukuki işlem hakkında yapılan sonuç hukuka aykırı ise hak arama özgürlüğü
kullanılabilmelidir.
Böyle bir
ihtimalde dava açma süresi, şahsın durumu öğrenene kadar işlemez, öğrenme anı
ise dava açma anı olarak kabul edilmelidir.
Sonuç ve Değerlendirme
Tebligat,
idarenin hukuki işlemlerinin hüküm ve sonuç doğurması ve muhatap aleyhine
yapılan işlemlerde ilgilisinin haberdar edilmesi anlamına geleceğinden; yapılan
tebligatın usulüne uygun olarak yapılması elzemdir. Tebligatın usulsüz
yapılması halinde vergi alacağı tahakkuk etmeyecek ve ödeme aşamasına da
gelemeyecektir. Böylece tebligat, Anayasa tarafından korunan birçok hakkın ve
özellikle mülkiyet hakkının önemli bir koruyucusu niteliğindedir.
Detaylı bilgi için:
Çetinkaya Hukuk Bürosu | www.cetinkaya.av.tr | clo@cetinkaya.av.tr | Tel: +90 212 212 99 55 | Fax: +90 212 212 79 71
Mecidiye Cad. Cevher Apt. No: 3/6 Mecidiyeköy 34387 Şişli - İstanbul
Av. Oğuz ÇETİNKAYA | oguzcetinkaya@cetinkaya.av.tr |
İndir