Güveni kötüye
kullanma suçu “Malvarlığına Karşı Suçlar” bölümünde yer almaktadır. Güveni
kötüye kullanma suçuna Türk Ceza Kanunu’nun 155. Maddesinde yer verilmiştir.
Bu suça
ilişkin ceza; “güven”, “malvarlığı
hakkı”, “mülkiyet”, “zilyetlik”, “malik olma iradesi” kavramlarını
korumaktadır.
Güveni kötüye
kullanma suçu, temelde malik olmayan ancak zilyet olan kimse tarafından
işlenebilen bir suçtur. Malik olmayan zilyedin, zilyetliğine dayanarak haksız
menfaat elde etmesi durumunda bu suç meydana gelmektedir. Bu suç için varlığın
cismani bir görüntüye kavuşturulması gerekmektedir; sıvı ya da gazın
depolanması ve şişelenmesi durumlarında olduğu gibi. Güveni kötüye kullanma
suçu, hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarından ayrılmaktadır. Temel ayrım,
zilyedin emrine bırakılan taşınır malın mağdurun özgür iradesi ile veriliyor
oluşudur. Hırsızlıkta rızaya karşı bir tavırla zilyetlik zorla elde edilmeye
çalışılırken, dolandırıcılıkta iradenin hileli şekilde sakatlanarak zilyetlik elde
edilmesi durumu söz konusudur.
Bu suç temel
olarak; “zilyetliğin devir amacının
dışında bir tasarrufta bulunmak” olarak tanımlanabilmektedir.
Türk Ceza
Kanunu 155. Maddesinde yer verilen Güveni Kötüye Kullanma suçuna ilişkin
verilecek ceza altı aydan iki yıla kadar
hapis ve adlî para cezasıdır. Maddenin ilk fıkrası suçun temel halini
düzenlemektedir. Bu fıkraya “başkasına
ait olup da” bölümünden sonra, 2005 yılında yapılan değişiklikle “muhafaza etmek veya” bölümü eklenmiştir.
Nitelikli halde ise; suç, belirli bir hizmet ilişkisi, sanat icrası veya ticari
faaliyet dolayısıyla kendisine tevdi veya teslim edilen kişice işleniyorsa ceza
“bir
yıldan yedi yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur.” Şeklinde düzenlenmiştir. Örneğin; bir kuru temizlemeciye bıraktığın lüks takımınızın
temizlenmesi dışında kullanılıp giyildiğinde gibi.
T.C.
Anayasası’nda mala zarar verme suçuna özgü bir düzenleme olmamakla birlikte,
mülkiyet hakkı önemli bir yer arz etmektedir. Mala zarar verme suçunun konusu
da mülkiyeti koruduğundan anayasal düzende böyle bir koruma sağladığı
söylenebilir.
Bu bölümün
sonunda ortak hükümler niteliğinde düzenlemeler vardır. Bunlar; Şahsi Cezasızlık Sebepleri veya Cezada
İndirim Yapılmasını Gerektirir Şahsi Sebepler, Etkin Pişmanlık ve Tüzel Kişiler
Hakkında Güvenlik Tedbiri Uygulanmasıdır. Buna göre;
“Şahsi
Cezasızlık Sebebi Veya Cezada İndirim Yapılmasını Gerektiren Şahsi Sebep
Madde 167 - Yağma ve nitelikli yağma hariç, bu
bölümde yer alan suçların; Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden
birinin, üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin
veya evlat edinen veya evlatlığın, aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden
birinin, zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
Bu suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı
konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta
olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının
zararına olarak işlenmesi halinde; ilgili akraba hakkında şikâyet üzerine
verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.”
Aradaki bağa
istinaden cezanın indirilmesi veya cezanın azaltılması öngörülmüş bir yapı
burada mevcuttur.
“Etkin
Pişmanlık
Madde 168 – Hırsızlık, mala zarar verme, güveni
kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs suçları
tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce,
failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun
uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi
halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Etkin pişmanlığın
kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi
halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.”
Fiilin icra
aşaması bittikten ve sonuçlandıktan sonra failin yaşadığı pişmanlık üzerine
kullanılan bir kurum olan etkin pişmanlık halinde verilecek ceza
indirilmektedir.
“Tüzel
Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbiri Uygulanması
Madde 169 - Hırsızlık, güveni kötüye kullanma ve
dolandırıcılık suçlarının işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan
tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”
Görevi kötüye
kullanma suçu; takibi, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bir
suçtur.